Çalışma ve Toplumsal Emniyet Bakanı Vedat Alım, Habertürk’ten Kübra Par, Nagehan Alçı ve Nasuhi Güngör’ün sorularına Cevap verdi.
Bakan Alim’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Dün Ankara-Sivas Süratli şimendifer Projesi açıldı. Benim için heyecan verici olay. Ben Demir Yolları genel Müdürüydüm. Birinci projeyi hazırladım. Ankara’dan Eskişehir İnönü mevkiine kadardı. çok uğraştım ve o çalışmayı tamamladım. Proje hazırlandı. Benden sonra Binali Beyefendi bakan oldu. Benim yerime Demiryolları genel Müdürü arkadaşımız geldi. O Vakit Başbakan olan sayın Cumhurbaşkanımız demiryollarına Aka kaynak aktararak İstanbul’a, oradan Sivas’a, İzmir’e, Bursa’ya neredeyse Türkiye’nin dört tarafına süratli şimendifer örülüyor. Dün açılan Sivas-Ankara demiryolunda bütünüyle yerli raylar kullanıldı. Bu proje büsbütün tamamen yerli raylarla yapılmış. Ben 2000 yılında genel müdür iken Türkiye’de ray üretilmiyordu. Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın genel müdür Sencer Bey’in demiryollarına borcu vardı 2000 krizi gelmişti. güç durumdaydılar. Bana geldiler ‘Bizim size şu kadar borcumuz var, biz bunu ödeyecek durumda değiliz, Karabük Demir Çelik Fabrikası batıyor, bunu bizden istemeyin, erteleyin’ dedi. Ben de onlara ‘Siz bize yerli ray üretin ben sizin bu borçlarınızı ortadan kaldırayım’ dedim. Sencer Beyefendi merhum oldu. O gün Türkiye’de birinci rayları gittim merasimle aldım. Gerisinden Karabük Demir Çelik Fabrikası Avrupa’nın en Aka ray üreticilerinden biri oldu. Dün açıklandı ‘bu yolda büsbütün yerli ray uygulanılmıştır” dendi. Harikulade heyecan duyduğumu sizinle paylaşmak isterim.
“DEMOKRASİ OLMADAN MİLLİYETÇİLİK, FAŞİZM OLUR”
Benim fikrimin temelinde milliyetçilik ve demokrasi var. Demokrasi olmadan milliyetçilik olmaz. Demokrasi olmadan milliyetçilik nasyonel sosyalizm, faşizm olur. Milliyetçilik demokrasinin öteki ismidir. Milliyetçiliğin siyasal unsuru ulusal egemenliktir. Milletin kararıdır. millet farklılaşmış çoğul kitledir. Elbette ulusal kimlik onları birleştirir. Milliyetçilik onun hukukunu savunmaktadır. Çağdaş cins milletler çağıdır; etnik kimlikler değildir. Ben Türkmencilik yaparsam milliyetçilik olmaz, etnisite olur. Merhum Erol Güngör Beyefendi ‘Bizim Türklerin imparatorluk içinde millet olduklarını” söyler. Türklük Tüm bunları içine Meydan millettir. Milliyetçilik demokrasi içinde çoğul yapıyı entegre eder. Milliyetçilik ulusal birliği Bir arada tutan ideolojidir. Milliyetçilik bütünleştirici bir ideolojidir. Özgürlük olmadan milliyetçilik olmaz. Daha özgürlükçü bir milliyetçiliğin Türkiye’de gelişmesi gerekir. lakin Türkiye’de maalesef siyasal kutuplaşma ekseninde bu problemleri tartışamaz hale gelmiştir. Bunun en Değerli sebebi Türkiye’deki etnik ayrılıkçı hareketin memleketler arası planda desteklenmesinin Türkiye’de dert ve tehdit algısı var. Bunu asla gözardı etmeyelim. Bu milletlerarası tehdidi asla göz önünden Irak tutmamak lazım.
“27 MAYIS BİR MGK DEVLETİ YARATMIŞTIR”
“DEMOKRASİ Beyaz PARTİ’NİN MİSYONUDUR”
Reformların yapılması lazım. Anayasa başta olmak üzere Tüm kurumların değiştirilmesi lazım. Tarihi olarak Beyaz Parti’nin misyonu budur. Türkiye’nin Müstakil kalkınma yoluna girmesi, demokrasini daha derinleştirmesi lazım. Dünya Bankası, IMF siyasetleri Türkkiye’nin kapitalist sistemine nasıl bağımlı hale getirildiğinin örnekleriyle doludur. Süleyman Beyefendi, alimünyum tesisi kuramıyordu Sovyetler Birliği ile anlaşmasa. Demokratikleşme ile antiemperyalizm ortasında Mecbur bir ilgi var. Başkanlık sisteminin Tüm kurumlara yayılacak halde genişletilmesine gereksinim var. Beyaz Parti’nin siyasal siyasetleri bu siyasetleri döşeyecektir. Ben kendimi liberal demokrat olarak değil; milliyetçi demokrat olarak tanımlıyorum. Merhum hocam Erol Güngör’ün demokrasi ve milliyetçilikle ilgili Fazla Kıymetli şeyler söylemiştir. Merkezin kıymetlerini halka hakikat hareketi Mevcut bilirsiniz. Halkın kıymetlerini merkeze, siyasete taşımak halinde olmanın daha yanlışsız olduğunu düşünürüm merhum hocamla tıpkı biçimde.
“SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ BU SORUNU ÇÖZDÜ”
Bakan olmadan Evvel bu EYT platformu ve örgütleri bana geldi. O Vakit Toplumsal Siyasetler Şurası Başkanvekiliyim. Onlarla görüştüm. Taleplerini dinledim. Orada bir haksızlık var. Hukukta Temel prensip. kanun çıkarıldıktan sonra geriye işletilmez. Ancak Geri işletilmiş. Sahip olunan emeklilik hakları kaybedilmiş. Bakan olmadan Evvel bunu incelemiştim. Bununla ilgili çalışma yaptım. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu bana sordu. Kendisine izah ettim. Yapabilecek durumda mıyız dedi. Ben de çalışalım, kaynaklarımıza bakalım dedim. Bakan olduktan sonra da mevzuyu incelediğimizi, hususun karşık olduğunu söyledim. Eski sistemde elle yapılmış kayıtlar vardı. Evraklar var. Bunların birleştirilmesi lazım. Sayılar kaç muhakkak değil. Tam sayıyı bulmak için çalışma yaptık. sonuç itibariyle sayıları bulduk, çalışmamızı bitirdik. Ekonomik maliyetinin hesabını yaptık. Bu hakkın verilmesi gerektiğini sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız kararını verdi ve bu sorunu çözdü.
“EYT’DE GECİKENLER MAAŞLARINI BİRİKMİŞ OLARAK ALACAK”
EYT’de zelzele bölgesinde Müracaat edenlere öncelik verdik. Birinci uygulamalar orada yapıldı. Artık 1 milyon şahıs yaklaşık birinci maaşını aldı. Alamayanların kaybı yok. Hak etme günlerine nazaran, prim gün sayıları doldurma sayılarına nazaran her gün süreç yapılıyor. Ayda yaklaşık 30 bin şahsa emeklilik bağlanıyordu. Artık biz bu sayısı 120 bine 130 bine çıkardık. Bizim SGK işçimiz Aka bir hazırlık yaptı. Gecelerini gündüzlerine katarak çalıştılar. TBMM jest yaptı, onların Çok mesailerini artırdı. Fevkalade çalıştılar. 1 milyona giden sayı yaptılar. Gecikenler telaş etmiyorlar, zira birikmiş olarak alacaklar.
“MAĞDURİYETİN SEBEBİ KANUNUN GERİYE YANLIŞSIZ İŞLETİLMESİ”
Yeni kanuna nazaran girenler için bir mağduriyet yok. 1 gün sonra girmişseniz, 1 gün sonra size bir haksızlık yapılmıyor. Bilinen bir kanunla işe başlıyorsunuz. Mağduriyetin sebebi şu; kanunun geriye işletilmesi. EYT’de ıslak ortalaması kaç? Bu bir ıslahattır hakikaten. Hukuk kuralının ihlalinden dolayı mağduriyet oluşmuştur. Oradaki ıslak ortalaması 49.9’du. Yaklaşık EYT 50 yaşına geldi. 50 ıslak da genç Alışılmış ki çalışanların için. 65’e kadar çalışabilir. lakin 34 yaşında, 45 yaşında emekli olmanın getirdiği meseleleri, emeklilik fonuna yapacağı yükü ortadan kaldırabilecek bir şey. Biz de yaklaşık alt sonu 3 çalışana bir emeklilik. Bu ıslahattan Evvel 2.3 çalışana bir emeklilik düşüyordu. Artık bu sayı 1.9’a düşecek. Emeklilik sisteminin sürdürebilmesinde Problem çıkıyor. Bu sorunu Türkiye istihdam yaratarak aşacak. Büyüyerek aşacak. Türkiye Özellikle endüstride büyüyerek sorunu çözdü. Bunu daha da ileriye taşımamız lazım.
“TÜRKİYE YÜZDE 5 BÜYÜRSE 800 BİN İSTİHDAM YARATIYOR”
İşsizliği ortadan kaldıracak sihirli formül yok. Türkiye istihdam yaratacak. Türkiye’nin faal nüfusun edilgen nüfusa oranını sigorta sisteminin sağlıklı işleyişine nazaran düzenlemiş olacağız. Yani fonlarımız erimeyecek. Fransa’da 65 ıslak krize Sebep oluyor. Öbür ülkelerde 67 yaş. Avrupa ülkelerinin hepsinde. Orada İhtiyar nüfus yüksek. Emeklilik sigorta sistemi kaldırmadığı için emeklileri. Biz hala genç nüfusuz. Türkiye’nin demografik fırsat penceresi Aleni bir ülke. Türkiye yüzde 5’in üzerinde büyüyorsa 800 bin istihdam yaratıyor. Yüzde 7 büyürse 1 milyon 200 bin istihdam yaratıyor. EYT’yi çözeceğiz dedim. Kamuoyuna da açıkladım, çözdük. Çözemezler diyenler vardı. 3600 ek Gösterge’yi çözdük. 5 milyon 300 bin kişiyi ilgilendiriyordu. önce 4 Küme giriyordu. Biz herkesi kapsayacak, 600 ek gösterge vererek başladık. Birçok mağdur durumda olan vardı, hepsini çözdük. halk işçilerinin tarihinde yapılmış en esaslı düzenlemedir. Hem çalışırken fiyatlarında dengesizlikleri düzeltiyor hem emekli ikramiyelerinde ve maaşlarında Fazla Önemli avantaj sağlıyor. Kamuda kontratlı işçi vardı. Takım kelamı verdik ve takım imkanı sunduk. Kontratlı işçi kamuda 32 çeşitti. Bunları düzenledik takım imkanı verdik. İsteğe bağlı verdik ve tamamladık. Süreksiz Amele problemini çözdük. 12 ay çalışma imkanını getirdik. Devletin norm takımları var. Boş olan takımlara kıdem sırasına nazaran atanmasını kanunen düzenledik. Türkiye yaklaşık 1 trilyonun eşiğinde olan bir iktisat. Münasebetiyle Türkiye’nin toplumsal harcamalara ayıracağı kaynak daha sonlu. Sayın Cumhurbaşkanımız yaptığımız çalışmalara, toplumsal siyasetlere öncelik verdik. Onun takviyesiyle yaptık.
“TAŞERON EMEKÇİLERİ ÇALIŞMASI TAMAM, MECLİS AÇILINCA ÇÖZÜLECEK”
Mazaret ve tayin üzere problemler çözülebilir, onların imkanları var. Taşeron personelliği konusunda çalıştık. Her bir mevzuyu bir evrak çalışmasıyla çalıştık. Tüm belgeleri kapata kapata gittik. Dosyalarımızdan biri de taşeron işçiliğiydi. zelzele oldu, çalışmalara Aralık verdik. En nihayet oturuma süreksiz emekçileri yetiştirdik. Taşeron emekçilere Laf verdim. Önümüzde duruyor, bunu Meclis’i açar açmaz gerçekleştireceğiz. Seçime endeksliyerek konuşmuyorum. Seçimi esasen biz kazanacağız. Ben olurum yahut bir Öbür arkadaşım olur.
“EYT’LİLERİN TAMAMI MAYIS AYINDA MAAŞINI ALMIŞ OLACAK”
EYT’de yığılma olmuyor. Onların hizmet birleştirmelerini SGK yapıyor. ‘Beklemede’ denilen evrak bedellendiriliyor. Müsait vakitte ona karşılık verilecek. Bu soruların en geç Mayıs ayı içinde yanıtını alacak. 1 milyona yanlışsız gidiyoruz. Yekün Müracaat 1 milyon 700 bin civarında. Bir kısmı prim gün sayısı eksik, öteki kaideler tutmuyor. öbür koşullar bedellendiriliyor. çok standardize edilmiş süreçler. Kısa müddette onlar tamamlanacak. Süratli bir halde yanıt veriyoruz.
“TARIMDA SİGORTA BELGESİ HAZIR, SİGORTASIZ KİMSE KALMAYACAK”
Şu muştuyu vereyim. Meclis açılınca bitmiş çalışmalardan birisi küçük, mikro işletmeler, esnaf, Ufak tüccar, çiftçinin prim gün sayıları Fazla yüksek. Bunları Aka işletmenin sahibiymiş üzere pahalandırmak yanlış. Bunları muhakkak bir ölçeğin altında olanları, yanında daha az şahıs çalışanların prim gün sayılarını işçilerle birebir hale getirmeyi planlıyoruz. Tarımda başta çobanlar olmak üzere onların sigortalanmasını sağladık. Tarımda toplumsal sigortası olmayan hiç kimseyi bırakmayacak bir çalışmamız var. Yurt dışında çalışmış oradan emekli olmuş. Burada da çalışmış. Burada yanlış var. Toplumsal haklardan faydalanamıyor. Sıhhatle ilgili birçok şeyi çözdük. Türkiye’de tedavi olma yolunu açtık.
“ASGARİ FİYATTA CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK ARTIRIMINI YAPTIK”
Asgari fiyat konusunda Türkiye hakikaten Fazla hassas davrandı. Geçtiğimiz sene Temmuz ayında tekrar düzenleme yapmak zorunda kaldık. Fiyatlar minimum fiyatı tahrip etti. Bu sene de kimsenin beklemediği artırımı yaptık. Cumhuriyet tarihinin en yüksek dolar bazında maaşı verdik. 8 bin 500 lira yüksek bir Nakit mı? Değil. Bunun altına düşmemesi için belirledik. Taban fiyatı üste çektiğiniz Vakit yüzde 50 artırım yaptınız diyelim. Minimum fiyatın üzerinde çalışanlar da patronlarından birebir oranda artırım istiyorlar. Yüzde 50 olmuyorsa yüzde 25 oluyor. Tüm fiyat sistemini üste gerçek değiştiriyoruz minimum fiyatla. Taban fiyatın öbür fiyatları düzenleyici tesiri var. Temmuz’da bunu değerlendireceğiz. Şu anda sayı vermeyi düşünmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu bahisleri bir seçim vaadi haline getirmediğini biliyoruz. Taban fiyat yılda 1 Defa düzenliyor. ancak enflasyondan dolayı 6 ayda bir düzenledik. 8 bin 500 liranın gerçek tesirini Temmuz’da pahalandırmak gerektiğini düşünüyorum.
Yorum Yok